Çarşaflı Hanife! (1) (Koray 36 Y., Afyon)
Merhaba, adım
Koray. 36 yaşında, evli ve iki çocuk babasıyım. Cep
telefonu ve bilgisayar tamiri işi yapıyorum. Daha önce bir
çırağım vardı ama işler iyi gitmemeye
başlayınca çıkardım, şimdi tek başıma
çalışıyorum.
Bir süre önce,
hemen yanımdaki dükkanda terzilik yapan Faruk abi elinde laptopu ile
geldi. Laptopu açamadığını,
açıldığındaysa ekranın donduğunu, muhtemelen
virüs bulaştığını söyleyerek benden format atmamı
istedi. "İçinde kurtarmam gereken şeyler varsa onları
yedekleyeyim mi?" diye sorduğumda, "Gerek yok, hepsini sil, önemli
bir şey yok zaten!" diye cevapladı.
Faruk abi bu
laptopu yeni almıştı. Bundan önce masaüstü bilgisayarı
vardı ve çokça sorun çıkartan eski bir modeldi. Laptopu kendi
yöntemlerimle açtım, epeyce virüsle dolduğunu ilk anda anladım.
Faruk abi internette girilmedik seks ve pørnø sitesi bırakmamıştı
ve kullandığı antivirüs programı da dandik olduğu için
içine her türlü Trojan, virüs vs. bulaşmıştı.
Faruk abi oldukça
muhafazakar, tutucu bir adamken, bilgisayar başında tam bir pørnø
müptelası olmuştu. Ancak işin ilginç yanı, Faruk abinin gay
ve travesti sitelerinde de epey gezindiğini, vakit
harcadığını gördüm. İnternet geçmişini
silmediğinden, yada virüs nedeniyle silemediğinden, girip
çıktığı bütün siteler gözümün önündeydi. İçimden (Vay
Faruk abi vay!) dedim gülümseyerek. Dini bütün, ibadetini kaçırmayan bir
adamdı, ama nefsine hakim olamadığı ortadaydı.
Bir antivirüs
programı ile temizlenemeyecek ölçüde dolmuştu laptop ve gerçekten de
tek çare format atmaktı. Her ne kadar Faruk abi (Gerek yok) demiş
olsa da, ben ne olur ne olmaz diyerek, içindekileri yedeklemeye karar verdim.
Daha önce başıma birkaç tatsız olay gelmişti çünkü.
Laptopa boş
bir harici harddisk bağlayıp, masaüstünde, belgelerimde vs. ne varsa
hepsini kopyalamaya başladım. Bunun dışında harddisk
ikiye bölünmüştü ve 'D' sürücüsünün içinde de birkaç klasör vardı.
Onları da kopyaladım. Her şey bittikten sonra da, güzel, temiz
bir format attım. Sağlam bir antivirüs programı kurdum.
İki saat
kadar sonra Faruk abi gelince, "Al abi, tertemiz oldu, güzel bir virüs
programı kurdum, bundan sonra virüs falan giremez!" dedim. "Eyvallah
Koray, valla uğraşıp durdum bir türlü işin içinden
çıkamadım!" dedi. Sonra da, "İçindekiler gitti mi
komple?" diye sordu. Bunu söylerken yüzünde değişik bir ifade
vardı. Sanki (İnşallah silmişsindir!) der gibiydi.
Muhtemelen internette yediği naneleri öğrenip öğrenmediğimi
merak ediyordu ve endişesinin kaynağı buydu. "Evet abi,
dediğin gibi yaptım, direkt format attım, hepsi silindi!"
dedim. Cevabıma sevinip, "Eyvallah, sağ olasın!"
diyerek gitti. Oysa yediği haltlardan haberim vardı. Hem verileri de
kurtarmıştım, ama söyleme ihtiyacı hissetmedim.
Ertesi gün
öğleye doğru işim yokken harici harddiski bilgisayara
bağladım, antivirüs taraması yapıp temizledim. Faruk abinin
verileri arasında ne var ne yok diye merak ediyordum. Verilerin pek
çoğu resimlerden oluşuyordu ve resimlerin çoğu da
çocuklarına aitti. Üç kızı vardı Faruk abinin.
Resimler
arasında gezinirken kızlarından hariç karısının
da resimleri görünmeye başladı. Faruk abinin karısı Hanife
abla tesettürlü, daha doğrusu çarşaflı bir kadınken, buradaki
resimlerde başı açıktı. Ara sıra kocasının
dükkanına geldiğinde görüyordum kendisini. Hatta bazen kocasına
yardım etmek için çalıştığı da oluyordu.
Çarşaflı bir kadın olmasına rağmen yıllardır
Faruk abi ile komşu olduğum için bana karşı soğuk
değildi, merhabalaşır, selam verirdi. Karımı ve
çocuklarımı sorardı.
Fotoğraf
makinesi ile evde çekilmiş resimlerdi bunlar. Koltukta otururken, mutfakta
bir şeyler hazırlarken, yada çocuklarıyla beraber olduğu
resimlerdi. Hepsinin aynı gün çekildiği anlaşılıyordu.
Üzerinde uzun siyah bir etek vardı. Üstüne ise göğüs kısmı
açık, beyaz koynunu gösteren, kahverengi kısa kollu bir bluz
giymişti. Memeleri iri ve şişkindi. Resimler yüksek çözünürlüklü
ve kaliteli olduğundan bluzun altındaki sutyeninin izini rahatça
görebiliyordum. Göbeği hafif çıkıntı
yapmıştı ve göbek deliği de ince bluzun altında fark
ediliyordu. Ayakta olduğu resimlerde ise siyah ve bedenine oranla dar
kalan eteğinin altında beliren kalçaları ve götü de gözümden
kaçmamıştı. Hatta külotunun izi bile belli oluyordu.
Hanife
ablanın sırtına dökülen kumral saçları vardı.
Resimleri yaklaştırınca, çenesinde, dudaklarının
üzerinde ve yanaklarındaki ince tüyler bile net bir şekilde belli
oluyordu. Bembeyaz, güneş yüzü görmemiş kolları, koynu ve yüzü
ile çekici bir kadındı. İri, kahverengi gözlerinin üzerinde pek
de bakımlı durmayan kalın kaşları, ince pembe
dudakları ona ayrı bir hava ve çekicilik katıyordu. Öyle
ahım şahım bir güzelliği yoktu, ama her erkeğin sikini
kaldıracak bir kadındı. Ve benim de sikimi
kaldırmıştı. Resimlerine baktıkça sikim
sertleşmiş ve kazık gibi olmuştu. Oysa bu resimlerde hiçbir
şey yoktu, ama Hanife ablayı yıllardır kapalı bir kutu
gibi görüyordum ve şimdi de o kutunun içindekileri görünce sikim
kalkmıştı. Dükkana birisi girse ayağa kalkacak halim yoktu.
Bu arada büyük
kızı Ayşe'nin de başı açıktı resimlerde.
Annesi kadar olmasa da fena sayılmayacak bir güzelliği ve
çekiciliği vardı onun da. Annesinden biraz daha kısa
kalıyordu. Daha önce birkaç kez telefonu
arızalandığında tamir etmiştim. Babasının
yanına her geldiğinde bana da bir merhaba demekten çekinmezdi.
Türbanlı bir kızdı, ama buradaki resimlerde koyu kahverengi
saçları omuzlarına dökülüyordu. 18-19 yaşlarında bir
kızdı Ayşe. Yaşına rağmen memeleri erkenden
olgunlaşmış, iri, sulu birer şeftali gibiydi. Annesininki
gibi kısa kollu bluzunun altında top gibi şişkin
görünüyorlardı.
Son klasörde ise
Faruk abinin ve karısıyla kızlarının kimliklerinin
arkalı önlü resimleri vardı. Abla dediğim kadının
benimle aynı yaşta olduğunu görünce çok
şaşırdım. Oysa benden büyük gösteriyordu, ama gerçekte
aynı yaştaydık. Kimlikte başörtülü bir resmi vardı.
İnce pembe dudaklarında hafif bir gülümseme belirmişti.
Kızı ayşe ise tahmin ettiğim gibi 18
yaşındaydı, ama buradaki resimde daha küçük gösteriyordu.
Ortanca kızı 14, en küçüğü ise 8 yaşındalardı.
Hanife çocuk denecek bir yaşta evlenmiş ve 18 yaşında da
anne olmuştu.
Kimlik
resimlerinin olduğu klasörde bir de gizli klasörün olduğunu gördüm,
ama içeri giren bir müşteri nedeniyle açamadan kapattım. O gün
başka da bakamadım. Ancak ertesi gün akşamüzeri işim
bittiğinde gizli klasördekilere bakma fırsatım oldu.
Klasörün içinde
resimler ve birkaç video vardı. Klasörü yanlışlıkla gizli
yapmıştır diye düşünürken, ilk resmi açınca öyle olmadığını
anladım. Yatak odasında çekilmiş bir resimdi ve bu resimde
Hanife'nin altında diğer resimlerdeki siyah eteği vardı,
ama üstünde sadece sutyeni ile duruyordu. Yüzü görünmüyor, sadece boynundan aşağısı
görünüyordu. Beyaz sutyeni memelerini zor zapt ediyordu. Sutyenden
taşacakmışçasına şişmişti memeleri. Sikim
bir anda sertleşmeye başladı. (Bu ne amına koyayım?)
dedim heyecanla.
Bir sonraki
resimdeyse ellerini arkaya atmış, sutyenin kopçasını açmaya
çalışıyordu. Kalbim küt küt atmaya başladı. Sikimin sertliği
de her saniye çoğalıyordu. Harddiski çıkardım
bilgisayardan. Kalktım ve dükkanın kapısını içerden
kilitledim. Sonra da dükkanın arkasında kalan ve önden görünmeyen
tarafa geçtim. Burası penceresi olmayan, küçük oda gibi bir yerdi. Tamir
ve bakım işlerini yaptığım tezgahla beraber birkaç
sandalye koymuştum. Hemen harddiski buradaki masaüstü bilgisayarına
taktım.
Ekran
açılır açılmaz o klasöre girdim büyük bir heyecanla ve üçüncü
resme tıklayıp açtım. Bu resimde de Hanife'nin elleri
arkadaydı, sutyenin kopçasını açmıştı, ama henüz
çıkartmamıştı. Faruk abi seri halde, arka arkaya
çekmişti bunları. Bir elimi sikime atarken hemen diğer resme
geçtim. İşte bu resimde Hanife'nin memeleri
karşımdaydı. 27 inçlik ekranımı kaplıyordu
memeleri. Etli birer zeytin tanesini andıran meme uçlarını hafif
pembe meme başları çevreliyordu. 36 yaşındaki Hanife'nin
memeleri 3 çocuk doğurmasına rağmen henüz
sarkmamıştı. Dolgun memelerinin uçları bir genç
kızınki kadar dik olmasa da kalkıktı halen.
Sikim kazık
gibiydi artık. Pantolonumun önünü açtım ve sol elimi sikime atıp
sıvazlamaya başladım. Çıkık, ince siyah tüylerle
kaplı karnı ve göbeği yuvarlaktı. Büyük bir heyecanla
sonraki resme geçtim. Bu resimdeyse memelerini alttan kavramış
ve kaldırmıştı. Yüzü görünmüyordu yine. Elimi külotumun
içine attım. Ardından gelen resimdeyse elleri yine memelerindeydi.
Sonraki resimdeyse
siyah eteğini indiriyordu. Devam eden resimde beyaz pamuklu külotu ile
kaldığında sikimin kafasından zevk sıvıları
gelmeye başlamıştı bile. Güneş yüzü görmemiş, un
gibi bembeyaz bacakları ve kalçaları tam karşımdaydı.
Resimleri yaklaştırıp bakınca ince siyah tüyler haricinde
bacaklarında ve kalçalarında bir şey olmadığını
gördüm. Kalın lastikli külot kasıklarını
sıkıyordu. Resmin yüksek çözünürlüğü ve netliği
amının külotta çıkardığı izi bile belli ediyordu.
Arkasından
gelen resimdeyse sıra külota gelmişti ve Hanife külotunu indirirken
öne doğru eğilmişti. Memeleri sarkmıştı bu
resimde aşağı doğru. Ve nihayet onuncu resimde Hanife'nin
amı karşımdaydı. Etli, hafiften kararmış am
dudakları vardı. Amının üzerinde ve etrafında,
kasıklarında bir miktar ama uzun olmayan siyah kıllar
vardı. Kalbim duracak gibiydi artık.
Faruk abi neden
böyle resimler çekmişti bilmiyorum, ama iyi ki çekmiş demekten
kendimi alamıyordum. Onu dinleyip de verileri yedeklemeseydim bu hazineden
mahrum kalacağım da aşikardı. Daha fazla o halde
kalamadım ve kalkıp pantolonumu ve külotumu çıkardım.
Resimlere bakarken sikimi sıvazlamaya başladım.
Diğer resme
geçtiğimde Hanife'nin kışkırtıcı götü tam
karşımdaydı. Derin, yassı bir tabağı andıran
bel çukurunda ince siyah tüylerden epey vardı. Ama dolgun göt
yanaklarında kıldan, tüyden eser yoktu, tertemizdi. Elim sikimin
kafasından gelen zevk sıvıları ile
ıslanmıştı. Kendimden geçer gibi oluyordum,
boşalacaktım nerdeyse. Ama kendimi tuttum ve sonraki resme geçtim.
Hanife
yatağın üzerinde köpek gibi domalmıştı ve Faruk abi bu
şekilde arkasından çekmişti resmini. Amının derin
yarığı ve hafiften ayrık duran göt yanaklarının
arasında koyu kahverengi bir çukuru andıran göt deliği
karşımdaydı. Artık daha fazla duracak halim
kalmamıştı. Elime bolca tükürdüm ve şiddetle 31 çekmeye
başladım. Saniyeler sonra büyük bir hınç ve şehvetle boşalırken
gözlerimi karşımdaki resimden ayıramıyordum.
Döllerim elime, kasıklarıma,
sikime ve oradan oturduğum eski koltuğa akmıştı.
Boşalmanın verdiği rahatlık ve yorgunluk tüm bedenimi esir
almaya başlamıştı. Bir süre gözlerim kapalı halde
kaldım. Sonra da eski bir bezle sikimi ve elimi,
kasıklarımı sildim. Şimdi rahatlamıştım, o
nedenle hemen diğer resme geçtim.
Resim
açılır açılmaz, "Uhhhh!" dedim yüksek sesle. Çünkü
Faruk abi sol elinin baş ve işaret parmakları ile
karısının göt deliğini açığa
çıkartırken çekmişti bu resmi. Göt deliği en ince
ayrıntısına kadar ekranımı kaplıyordu.
Hanife'nin göt
deliğinin ağzında kısa siyah kıllar ve onun
etrafında ise kıl kökleri vardı. Deliğin etrafında
birkaç küçük içi irin dolu sivilce vardı ayrıca. Göt deliğinin
ağzındaki ince, kahverengi deri bir noktayı andıran
deliğin içine doğru sanki akıyor ve orada kayboluyordu.
Hanife'nin götten sikilmediği belliydi. Deliğin
darlığına bakınca anlaşılıyordu.
Terlemiş ve ıslak görünen delik fotoğraf makinesinin güçlü
flaşı altında parlıyordu. İnce ve uzun bir saç teli
göt deliğinin hemen üzerindeydi.
Hemen diğer
resme geçtim. Bundaysa Faruk abi aynı şekilde, ama bu kez
amını aralıyordu Hanife'nin. Kalın, etli am
dudaklarının arasında sulu ve pembe, insanı yakıp
kavuran amının içi sanki ekranımda değil de gerçekten tam
karşımdaydı. "Helal olsun sana Faruk abi!" dedim
heyecanla. Boşalsam da heyecanım yeniden yavaş yavaş
artmaya başlamıştı. Sikim de yine sertleşiyordu.
Sonraki resimdeyse
göt deliği ve amı bir aradaydı. Hanife götünü yukarı
kaldırmış ve faruk abi bu haldeyken çekmişti resmi. Göt
deliği yukarı bakarken biçimli amı tam
karşımdaydı. Etli, koyu am dudaklarının arasından
amının ıslak ve kaygan pembeliği görünürken üstte minik bir
boşluk vardı. O boşluğun içinde de ayrıca kara bir
boşluk daha vardı. Adeta bir mağaranın girişi gibiydi.
Amının ve göt deliğinin etrafındaki kılları ve
kıl köklerini tek tek sayabilecek kadar netti resim. Amı ile göt
deliğinin arasında hafiften şişkin bir sivilce vardı.
Bundan sonraki
resimde hanife yatağa sırt üstü uzanmış ve dizlerinden
büktüğü bacaklarını iki yana açmıştı. Elleri
kasıklarındaydı. İlk defa yüzü görünüyordu. Diğer
resimlerin hiç birinde görünmemişti yüzü. Halinden pek memnun
değilmiş gibi dursa da kocasına açık açık poz veriyordu
bu resimde. Sanki istemem yan cebime koy gibi bir haldi bu. Dolgun memelerinin
uçları sanki fezaya çıkacak birer füze gibi dimdikti.
Diğer resimde
Faruk abi karısının amına odaklanmıştı yine.
Ancak bu kez ekranda Hanife'nin parmakları vardı. Yakın çekim
resimde Hanife amının dudaklarını tutmuş ve iki yana ayırmıştı.
Sanki, "Amımı açıyorum sana!" diyordu bu haliyle.
amının derin içi, sulu pembeliği daha fazla belliydi. Am
dudaklarının hemen kenarında bitivermişti siyah
kıllar. Sanki bir tarlada boy veren buğday başakları gibi
am dudaklarının her iki yanını sarmış, kaplamışlardı.
Kasıklarına doğru azalıyordu kıllar. Ama
kılların bazıları uzunken bazıları
kısaydı. Bu da Hanife'nin bazı kılları tam
kesemediğini gösteriyordu.
Bir diğer
resim de bunun benzeriydi, ama bunda amının hemen altındaki göt
deliği de arzı endam ediyordu. Kalp atışlarım yeniden
çoğalıyordu. Heyecanımdaki artış da gittikçe
yükseliyordu. "Amına koyduğumun herifi çok
şanslıymış!" dedim kendi kendime. İnsanın
böyle bir karısı olup da başka ne istesin diye düşündüm. Ama
sonra Faruk abinin pørnø sitelere, hele de gay ve travesti sitelerine girip
çıktığını düşününce, "Aamına
koyduğumun ibnesi!" dedim kahkahayla.
Sonraki resimse
başka bir noktayı işaret ediyordu. Bu resimde faruk abi kendi
sikinin resmini çekmişti. Kalkık halde en fazla 12-13 santim geliyordu
siki. Ama bunun ardından gelense bambaşkaydı. Hanife
kocasının sikini ağzına almıştı. Yatakta
oturuyordu Hanife ve kocası önünde ayakta dururken sikini dudaklarının
arasına sokmuştu. Patlayan güçlü flaş Hanife'nin yüzünü, burnunu
ve kumral saçlarını aydınlatmıştı. Sol eli
kocasının sikindeydi. Sikini kökünden sanki bir küreğin sapını
tutuyormuş gibi tutmuştu. Sakso konusunda acemi gibi görünüyordu bu
haliyle.
Devam eden resimde
gene kocasının siki ağzındaydı. Faruk abinin sol eli
karısının saçlarının arasındaydı. Hanife
sikini ağzına alırken o da başını okşuyordu
onun. Sikin kafasını almıştı ağzına
yalnızca. Sonrasında biraz daha ileriye gitmişti Hanife ve sikin
nerdeyse yarısı ağzında kaybolmuştu. Faruk abinin eli
gene saçlarındaydı. Bir sonraki resimdeyse Hanife'nin dudaklarının
kenarında kocasının dölleri belirmişti. Sik halen
ağzındaydı. Sonrakindeyse dudağın kenarından
taşmıştı döller. Faruk abinin boşaldığını
gösteriyordu bu resim. Hanife kocasını
boşaltmıştı. Sikin kafası sadece ağzındaydı
bu resimde.
Bir sonrakindeyse
siki ağzından çıkarmış ve dudaklarının
kenarındaki dölleri eliyle siliyordu. Faruk abinin sikinin üzeri dölleri
ile kaplanmıştı. En son resimde ise Faruk abi
karısının ağzını ve çenesini çekmişti. Dölleri
Hanife'nin ağzının kenarlarında ve çenesinde vardı. Hanife'nin
sol elinin parmakları çenesindeydi. Çenesindeki ve dudaklarının
kenarındaki ince tüyler kocasının dölleri ile
ıslanmış, sulanmıştı. Dikkatimi çeken bir
şey vardı bu resimde. Hanife kocasının ağzına
boşalmasından iğrenmiş gibi durmuyordu. Oysa pek çok
kadın, ki aralarında benim karım da vardı, bundan nefret
ederken Hanife hiçbir şey olmamış gibi
davranmıştı.
Resimler burada
sona ererken avuç dolusu tükürüğü sikimin kafasına sürdüm. Karşımda
bu resim varken 31 çekmeye başladım. Hanife'nin bu hali beni fena
azdırmıştı. Sanki ağzının kenarlarında
kocasının değil benim döllerim varmış gibi hayal
ediyordum. Deli gibi asılıyordum sikime. Derken büyük bir istekle
boşaldım. Hanife'nin resimleri, çok kısa aralıkla iki defa
31 çekmeme, boşalmama sebep olmuştu.
Boşalmanın
verdiği rahatlıkla bir sigara yaktım. Ekranın
karşısında belden aşağım çıplak halde
sigaramı içtim. Aynı bezle sildim sikimi. İlk videoya
tıklayıp açtım. Ekranın yanındaki hoparlörü de
açtım sesleri duymak için. Faruk abi, karısı kahverengi bluzunu
çıkartırken onu videoya alıyordu. Hanife bir şey demeden
bluzunu başının üzerinden çıkartınca sutyeni ile
kalmıştı. Birkaç saniyelik kısa bir videoydu bu ve
fotoğrafların netliğine sahip değildi.
Hemen ikinci
videoya geçtim. İşte bu tam bir bombaydı. Faruk abi makineyi
komodin yada başka bir şeyin üzerine koymaya
çalışıyordu. Elleri görünüyordu çoğunlukla, ama hemen sonra
kameranın sallanışları bitince yatak yandan görünecek
şekilde karşımdaydı. Hanife yatakta sırt üstü yatıyordu
ve kameraya bakıyordu. Faruk abi karısının üzerine
uzandı. Hemen ardından da memelerini emmeye başladı. Hanife
bu sırada kocasının yarı yarıya ağarmış
saçlarını okşuyordu. Karısının dolgun memelerine aç
bir kurt gibi saldırıyordu. Onları elleriyle sıkıca
kavrayıp uçlarını iştahla emiyordu. Hoparlörün sesini iyice
açtım. Onlardan gelen bir ses yoktu ama dikkatimi çeken dışardan
gelen araba ve korna sesleriydi. Bu arada yine dışardan gelen belli
belirsiz konuşmalar, çocuk sesleri vardı. Videoyu gündüz
çekmişlerdi. Çocukları evde yoktu belki de bu sırada.
Faruk abinin
karısının memelerini emmesi fazla uzun sürmedi. Bu kez dudaktan
öpüşmeye başladılar. Hanife kocasının sakallı
yanaklarından tutuyor, Faruk abi ise başını bir sağa
bir sola oynatarak karısının ince dudaklarını
emiyordu. İkisinin de dudaktan öpüşme konusunda pek bilgi sahibi
olmadıkları belliydi. Onların bu hali beni güldürüyordu. Öpüşmeleri
de fazla sürmedi. Sıra sikiş aşamasına gelmişti,
anlaşılan karı kocanın ön sevişme faslı bu
kadardı.
Hanife dizlerinden
büktüğü bacaklarını iki yana açarken Faruk abi de dizlerinin
üzerinde doğrularak karısının bacakları arasına
yerleşti. Bu sırada kalkık sikini sıvazlıyordu. Birkaç
saniyenin sonunda Hanife'nin üzerine eğildi, Hanife bacaklarını
biraz havaya kaldırarak kocasının amına girmesini
sağlarken Faruk abinin dudaklarından derin bir inilti
çıktı. Siki sonunda karısının amı ile
buluşmuştu. Bu durum Hanife'nin de kocasının ardından
inlemesine sebep oldu. Hanife'nin dudaklarından dökülen, "Uffff!"
sesiyle birlikte Faruk abi Start'ı duyan bir atlet gibi harekete
başladı.
Götünü
hızlı hızlı kaldırıp indirmeye
başladığında Hanife'nin dudaklarından çıkan
iniltiler de çoğalıyordu. Kesik kesik ama derinden gelen iniltilere
kasıklarının çarpışmasından çıkan 'Şlap,
şlap, şlap!' sesleri eşlik ediyordu. Faruk abinin güçlü
abanmaları Hanife'nin havaya kaldırdığı
bacaklarını sallarken yatak da aşağı yukarı
zıplıyordu. Bu esnada Hanife'nin dolgun memeleri de
sallanıyordu. Karşımda amatör bir sikiş
yaşanırken elimi sikime atıp okşamaya başladım.
İki defa 31 çeksem de bu manzara heyecanımı boşalmaya
rağmen artırıyordu hiç durmadan.
Hanife
bacaklarını kocasının beline doladı az sonra. Faruk
abi karısının amında hızlı hızlı gidip
geliyordu. Hanife de onun kıllı sırtında gezdiriyordu
ellerini. Memeleri Faruk abinin göğsünün altında
yassılaşmış ama hareketlerinden bir şey
kaybetmemişti. Derken Faruk abi karısının amından
hızlıca çıktı, kendini geriye çekerken karısına,
"Geç şöyle, domal!" dediğini duydum. Videonun
başından beri ilk defa konuşma sesiydi bu. Hanife
kocasının emrine hemen uydu ve hızlı hareketlerle tam
önünde köpek gibi domaldı. Bacaklarını biraz ayırdı.
Faruk abi sikini
sıvazlarken fazla vakit kaybetmeden karısının amına
arkadan girdi. Hanife dirseklerini yatağa dayamıştı bu
haldeyken. Ancak bakışları kameradaydı. Kocası
amında çalışmaya başlarken iniltileri yeniden çıkmaya
başladı. Faruk abi karısının belinden
kavramıştı sıkıca, sert sert sikiyordu onu. Az
öncekinden daha yoğun ve şiddetli 'Şlap, şlap, şlap!'
sesleri çıkıyordu şimdi. Hanife doğruldu ve ellerini
dayadı yatağa, ancak bakışları bir an olsun kameradan
ayrılmıyordu. O an sikilirken bana baktığını
hayal ediyor, düşünüyordum. Faruk abi karısını sikerken,
ben de karısını hayal ederek sikimi okşuyordum.
Faruk abinin
hareketleri gittikçe hızlanmaya başlarken Hanife'nin sarkmış
ve yatağa değen memeleri de oynayıp duruyordu sürekli. Bu ara, "Sik,
sik, ahhh, sik, uhhh, ufff, sik, sik!" sözleri kesik kesik ve tiz bir
sesle çıkmaya başladı Hanife'nin dudaklarından. Faruk abi
ise karısının bu sözlerine daha hızlı ve güçlü
pompalayarak yanıt veriyordu.
Saniyeler sonra
faruk abiden güçlü ve yoğun homurtular ve sesler çıkmaya
başladı. Boşalmıştı sonunda. Hareketleri gittikçe
yavaşlarken sonunda durdu. Karısının üzerine eğildi. Sarkan
memelerini avuçladı. Karı koca kenetlenmiş, bir bütün haline
gelmişlerdi.
Biraz sonra Faruk
abi Hanife'nin amından çıktı. Sikinden dölleri akıyordu. Hanife
biraz daha domalmış halde kaldıktan sonra doğruldu ve
yatağın kenarına oturdu. Sikiş esnasında sağa
sola savrulan saçlarını geriye atarken, Faruk abi ekrandan
çıktı ve biraz sonra da kameranın kaydı sona erdi.
Kendi halinde bir
karı kocanın olağan sikişmesini izlemiştim. Faruk abi
neden böyle bir şey yapmıştı kim bilir? Dindar, tam bir aile
babası, mazbut bir adamdı. Karısının da ondan
aşağı kalır yanı yoktu. Uzun yıllardır
tanıyordum kendisini, ama bir kez bile bir falsosunu görmemiştim Hanife'nin.
Evinin kadını, çocuklarının annesiydi.
Bir sigara daha
yaktım. Sikimi sıvazlarken aklımda sadece Hanife vardı. Onu
çatır çatır sikmek istiyordum. Ama bunu nasıl yapabilirdim? Kendi
halinde bir ev kadını, anneydi. Gözü kocasından
başkasını görmüyordu. Evleri işyerine yakındı ve
dışarıya nadiren o da kocasının yanına gelmek
için çıkıyordu. Evin alışverişini bile Faruk abi
yapıyordu çoğunlukla. Onu sikebilmenin tek yolu elimdeki bu
görüntüler, kayıtlardı. Onu ancak korkutarak, şantaj yaparak
sikebilirdim. "Bunları internete veririm!" diye tehdit etmekti
bunun yolu da. Ama bunu yapabilir miydim bilmiyorum. Böyle bir şeye cüret
etmek yürek gerektiriyordu.
Daha önce birkaç
defa evlilik dışı ilişki yaşamış,
karımı aldatmıştım. Hatta içlerinden biri evli bir
kadındı, altı ay kadar sürmüştü ilişkimiz, ama sonra
kocasının başka şehre tayini çıkınca
kesilmişti. Ama böyle bir şey yapmama, korkutmama, tehdit etmeme
gerek kalmadan kendiliğinden başlamıştı hepsi. Bu ise
bambaşka bir şeydi. Evli bir kadını zorla sikmek söz
konusuydu...
Son bir video daha
vardı. Onu da açtım. Hanife çıplak bir halde yatakta
domalmış haldeydi ve makine faruk abinin elindeydi bu kez. Hanife'nin
götü tam karşımdaydı. Faruk abi sol eliyle sikini
sıvazlarken sağ eliyle de makineyi tutup çekim yapıyordu. Biraz
sonra sikini yavaşça karısının amına soktu. Sik Hanife'nin
amında kaybolmaya başlarken Hanife götünü sağa sola
oynattı. Faruk abinin siki tamamen girmişti karısının
amına.
Hemen
ardından da hızlı hızlı sikmeye başladı Hanife'yi.
Bu sırada elinde tuttuğu makine de sallanıp duruyordu, ama
sikişi çekmeye devam ediyordu. Hanife'nin başı sanki hiç
oynamıyor gibi sabitti. Faruk abi kökledikçe götünün dolgun,
yağlı yanakları löpürdüyor ve şiddetli 'Şlap,
şlap, şlap!' sesleri çıkıyordu. Faruk abinin kesik kesik
nefes alış verişlerinin sesleri karışıyordu
aralara.
Bu ara Faruk abi
karısına, "Sen yap!" dedi ve durdu. Makineyi iki eliyle
tutarak çekim yapmaya başlarken, o ana kadar sabit duran Hanife ileri geri
hareket etmeye başladı. Kocasının sikini kendisi sokup
çıkartıyordu amına şimdi. Faruk abi ise bu anları
çekiyordu. Sikinin karısının amına kafasından dibine
kadar giriş çıkışlarını net bir şekilde
çekmişti.
Hanife'nin amı
bir genişleyip bir daralarak kocasının sikini içine
alıyordu. Göt deliği de bu esnada genişlemiş gibi
görünüyordu. Faruk abi makineyi aşağı indirince amının
açılıp kapanması ve göt deliğinin geniş hali
ekranımı kapladı. Bu sırada Faruk abinin sol işaret
parmağı göründü ekranda ve Hanife'nin göt deliğine
bastırdı. Karısı hareketlerine devam ederken
parmağını göt deliğinden içeri soktu. İkinci boğumuna
kadar girmişti parmağı. O anda (Acaba Hanife kocasına
götten de siktiriyor mu?) diye düşündüm. Resimlere bakınca
olmadığını sandığım şey acaba gerçekte
var mıydı?
Derken Faruk abi,
"Az bekle!" dedi hırıltılı bir sesle. Hanife
birden durdu bu söz üzerine. Faruk abi parmağını
karısının göt deliğinden çıkardı, ama bu kez de
sikini tutup göt deliğine bastırdı. Biraz sonra beni hayrete
sokan olay gerçekleşti. Hanife'nin göt deliği birden açıldı
ve kocasının siki içine girmeye başladı. Faruk abinin
heyecanı çıkardığı seslerden ve nefes alıp
vermesinden belli olurken, Hanife'nin tek bir ses çıkmıyordu.
Faruk abinin
sikinin kafası girmişti Hanife'nin götüne. O an şiddetli bir 'Şlap!'
sesi geldi. Faruk abi karısının götüne bir tokat
atmıştı. "Az öne eğil!" dediğini duydum
fısıltılı bir sesle. Hanife öne doğru biraz
eğilirken, Faruk abi sikini daha çok bastırıyordu. Bu ara
makineyi biraz kaldırdı ve göğsünün hizasına getirdi. Karısı
gene sabit halde dururken, kendisi dizlerinin üzerinde ileri geri hareket
ederek sikini karısının götüne sokup çıkartıyordu.
Hareketleri
gittikçe hızlanmaya başladı. Hanife'nin bir bakireninki gibi
görünen göt deliği lastik gibi açılıp kapanarak
kocasının sikinin içine girmesine izin veriyordu. Sikinin
yarısına kadarı girip çıkıyordu deliğe, ama bu
kadarı Faruk abi için müthiş bir zevk almaya yetiyordu. Şiddetli
iniltileri ve hırıltıları çoğalmaya
başlamıştı çünkü.
Sonunda
boşalmaya başladığında döllerinin
karısının götünden akmasını izliyordum. Hanife'nin göt
deliği sanki bir karşı baskı yaparak kocasının döllerini
dışarı itiyor gibiydi. Faruk abi biraz sonra sikini
çıkardı karısının götünden ve sol eliyle
sıvazlayarak kalan dölleri de halen açık duran göt deliğinin
üzerine akıttı.
Hafiften
kızarmıştı Hanife'nin göt deliği. Faruk abi açık
duran deliğe yaklaştırdı makineyi. Deliğin
ağzındaki kasların kasılıp gevşemelerini ve bir
açılıp bir genişlemesini net bir şekilde çekiyordu. Akıttığı
ve halen içinde kalan döllerinin köpük gibi baloncuklar
çıkarışını izledim. Videonun sonuydu bu aynı
zamanda.
Derin bir nefes
alıp verdim. O an 31 çekmediğim halde kendi kendime
boşaldığımı fark ettim. Sikim kazık gibiydi yine ve
kendiliğimden boşalıyordum. Bunun sebebi Hanife'ydi. Onu ne
yapıp edip sikmeyi kafama koydum. Görüntülerini
internette yaymakla tehdit edip sikecektim!
[Koray]
|